Enis TURGUT

Tarih: 28.02.2024 11:01

SESSİZ ÇIĞLIK

Facebook Twitter Linked-in

SESSİZ ÇIĞLIK

Çığlık…

Acı içinde, ince ve keskin bir biçimde haykırışın vücutta karşılık bulmuş hali.

‘Can’ taşıyan varlıkların, hissettiği acı ya da maruz kaldığı dış etkenlere karşı gösterebileceği reaksiyonun tepkisel olarak karşılığıdır, çığlık.

***

Her ne kadar çığlık, biz insanların, karşılaştığı zorluk ve sıkıntılar karşısında istemsiz davranış sergileme olarak görülse de, özünde sadece bize ait olmayan, ‘can’ taşıyan herhangi bir canlının da benzer durumlarda kendilerine özgü tepkiler verdiği can yakıcı anlardır.

Bu çığlığa; kimi zaman bir kedinin yavrusunu kaybettiği an kimi zamansa avcısı tarafından yaralanarak tedavi edilmeyi bekleyen bir canlıda tanıklık etmişizdir.

Aslında çığlık, sadece bizim duyabildiğimiz değildir!

***

Doğal yaşamın olmazsa olmazı, yaşam kaynağımız oksijenin fabrikası hükmünde olan ağaçlarımız…

Tıpkı onlar da bizler ve hayvanlar gibi canlı değiller mi?

Hem havadaki karbondioksiti alıp bize oksijen sağlarken hem de gelişim sürecinde fiziksel değişime uğrarken onları cansız saymak kimin haddine!

Peki biz, bir canlının çektiği acıya karşın vermiş olduğu tepkisel çığlığa kulak verirken neden bir ağacın çığlığına aynı reaksiyonu gösteremiyoruz? Cevap basit aslında: Çünkü onları duymuyoruz. Zira bizim duyularımız 20 Hz ile 20 kHz arasında değişiklik gösterdiği için onların bu düşük Hz’li çığlıklarını duyamıyoruz. Tıpkı Röntgen ışıklarını normal şartlarda göremediğimiz gibi.

*** 

Ağlarcasına yaş dökerler, her çivi çakıldığında.

Dilleri yoktur ki; ‘Yapma, ne olur canım yanıyor!’ diyebilsinler.

Oysa biz Yüce Yaradan’ın nimetlerinden biri olan ağaca zarar verme hususunda ne kadar da cömerdiz, değil mi?

Burada Tolstoy’un; “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.” sözünün, ne kadar da yerinde olduğunu hatırlatmak isterim. Çünkü ‘başkaları’ sözü sadece bize hitap etmiyor.

*** 

Şahsi ikballeri uğruna hoyratça yaşam sürebilen insanoğlu, bazen yaptığı hatanın farkına varamayabiliyor maalesef. Bir de liderliğini yaptığı bir oluşum varsa tabanda bulunan bir takım bilinçsiz bireylerin ekosisteme verdikleri zarar, kelimelerle tarif edilemez cinsten. 

*** 

Malumunuz bir seçim arifesindeyiz ve her yer adayların görselleri ile donatılmış durumda.

Billboardlarda yer alan tanıtım reklamları yeterli görülmüyor anlaşılan.

Duvarları süsleyen devasa pankartlar da insanların gözüne iyice sokulamamış olsa gerek ki, durmak bilmeyen adaylarımız, her bir ağaca -çivi çakarak- asılan dövizleriyle ‘Adayınız benim!’ mesajı verirken, bir anda –yaklaşık 4 metre sonraki diğer ağaçta da- aynı durumla karşılaşıyorsunuz: ‘Adayınız Benim Ona Göre’ dercesine!

Oda ne! Yol boyunca tüm adaylar, çivilerle çakılmış pankartlarıyla halkı selamlıyor!

Allah aşkına nedir bu yahu!

Bu ağaçlara çivi çakarken hiç mi rahatsız olmadınız?

Doğaseverler, neden bu durumdan rahatsız değil?

Şimdi soruyorum size: Bize karşılıksız -hem de bedavaya- hizmet sunan ağaçlarımıza karşı yapılan bu duruma; ‘Allah’tan reva mı?’ diyeceğiz.

Oysa peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) ne güzel söylemiş: ‘Kıyametin kopacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikiniz.’ 

***

Peki ağaçların söz hakkı olsa, kendisine çivi çakma suretiyle reklam asan ve aday olan kişiler hakkında ne derlerdi? (Yorum sizin…)

Yine bizlerin, toplum olarak; ağaca verilen bu zarara karşın sessizliğe bürünmüş olmamız ne kadar insani?

İnsanın, ‘kazanma hırsı’ karşısında verdiği amansız mücadelenin doğaya verdiği zararı kim karşılayacak? 

Seçimlerin sonucunda, bir kişinin kazanacağı ama doğanın kaybedeceği bir rekabetin götürüsü nedir?  

Onun için diyorum ki ağaçların, duyamadığımız, bu sessiz çığlığına kulak verelim. Bugün biz bu çığlığa kulak vermezsek yarın doğa hafızalardan çıkaramayacağımız sesleri kulağımıza haykırırsa şaşırmayalım!

***

Ve yine Lev Tolstoy…

“Bil ki yaşadıklarınla değil, yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan onu yaşarsın.”

Geleceğimizi karartmayalım. Karartmak isteyenlere de fırsat vermeyelim değerli dostlar.

Ağaçların görsellerde süslendiği sönük bir dünyaya uyanmadan biz uyanalım ki gözümüzün aydınlığı doğal yeşillik olsun…

Sağlıcakla, esen kalın…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —